KULADOKYA-UŞAK-PAMUKKALE-BULDAN – DENİZLİ TURU
4 GÜN 3 GECE
2 GECE YARIM PANSİYON KONAKLAMA
Siz değerli misafirlerimiz ile belirtilen noktalarda buluştuktan sonra yolculuğumuza başlıyoruz.
KULA-KULADOKYA-UŞAK--ULUBEY KANYONU-BULDAN:
Yolculuğumuzun sonunda ilk durağımız olan ve 'Yanmış Arazi' olarak anılan KULA’ya varıyoruz. Türkiye’nin en genç volkanik sahalarından birisi olan Kula volkanlarının şöhreti antik Yunan Coğrafyacısı Strabon’un “Geographica” adlı eserinde Kula’yı “Katakekaumene” olarak tarif etmesinden beri iki bin yıldır artarak devam etmektedir. Tarihi dokusunu samimiyetiyle geçmişten günümüze kadar iyi bir şekilde korumuş Manisa’nın bu kendine has ilçesinin merkezinde Osmanlı’dan kalma dükkanlar arasında dolaşarak alışverişlerinizi yapabilir ve yöreye özgü yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Daha sonra ‘’Anıt Kent’’ Kula’nın içi içe geçmiş sokaklarında keyifli bir yürüyüşle, kimi restore edilmiş yaklaşık 400 yıllık rengarenk Osmanlı evleri arasında dolaşırken tarihe tanıklık eden birbirinden güzel yapıları keşfediyoruz. Yürüyüşümüzün sonunda, Türkiye’nin ilk ve tek Unesco Jeopark’ı ilan edilen Kula Volkanik Jeopark’ı içerisinde bulunan KULADOKYA bölgesine geliyoruz. Kapadokya’da bulunan peribacalarına benzerliğinden dolayı bu ismi alan şiddetli sağanak ve kuvvetli rüzgarların, gevşek yapılı kayaları aşındırması sonucu oluşmuş jeomorfolojik şekiller arasında dolaştıktan sonra bir sonraki durağımız olan UŞAK’a gidiyoruz. Ulubey ilçesi sınırları içerisinde, ABD deki Arizona Eyaleti sınırları içerisinde bulunan Büyük Kanyon'dan sonra dünyanın en büyük 2. uzun kanyonu olan Ulubey Kanyonu’na gidiyoruz. Bugüne kadar bilinmeyen kanyon, Ulubey Çayı ve Banaz Çayı boyunca devam eden bir ana kanyon ile buna bağlanan onlarca büyük yan kanyondan oluşmaktadır. Ulubey çayı, bütün kanyonu adeta saklı bir cennete çevirmiştir. Burada 2015 yılında kurulmuş olan 135 m2 büyüklüğündeki cam seyir terasından kanyonun eşsiz görüntüsünü izliyoruz ve fotoğraf molası veriyoruz.Bu etkileyici kanyon gezimiz sonrası dokumaları ile Dünya'ya nam salmış, aynı zamanda da tarihi dokusunu korumuş ilçelerimizden biri olan Buldan gezimize başlıyoruz. Buldan’da vereceğimiz serbest zamanda dileyen misafirlerimiz alışveriş yapabilir. Bu keyifli gezimiz sonrası akşam yemeğimizi almak ve konaklamamızı gerçekleştirmek üzere otelimize gidiyoruz.
PAMUKKALE (TRAVERTENLER-KLEOPATRA HAVUZU-HİERAPOLİS ANTİK KENTİ-APOLLON TAPINAĞI-KIZILSU) - CANKURTARAN (ÖĞLE YEMEĞİ TANDIR) - TEKSTİL - ONİX TAŞI ATOLYESİ – KARAYAHIT :
Sabah otelde alınan kahvaltının ardından doğal güzelliği ve bembeyaz, estetik görünüşüyle bizleri hayran bırakan Pamukkale Travertenleri’ne gidiyoruz Travertenler yer altından çıkan şifalı sular içinde bulunan kalsiyum karbonatın çökelmesiyle önce jel halini alır, sonrasında da sertleşerek bembeyaz travertenleri oluşturur. Muhteşem Denizli manzarasına bakarak terastaki şifalı sularda yürürken eşşiz fotoğraflar çekebilirsiniz. Ardından sular altında sütunların olduğu ve eski çağlarda şifalı olarak anılan Kleopatra havuzunu geziyoruz. Sonrasında Apollon Tapınağı ve onun yanında yer alan Cehennemin giriş kapısı olarak anılan Cin deliği’ni de görüp, ardından Anadolu’nun en büyük antik mezarlığını içinde barındıran Hierapolis Antik Kenti’ni de rehberimiz eşliğinde geziyoruz. Burada göreceğimiz yerler arasında; Roma Hamamları, Gymnasium, Büyük Kilise, Antik Havuz, Apollon Tapınağı, Nymphaeuma (Anıt Çeşme), Antik Tiyatro, Sütunlu Cadde, Bizans Kapısı, Roma Zafer Kapısı olacaktır. Antik kent gezimizi bitirip Pamukkale’nin hemen yanında bulunan bilimsel olarak çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği ispatlanan Kızılsu’yu ziyaret ediyoruz. ziyaretimizden sonra Cankuran’a gidiyoruz, dileyen ve kuzu tandır yiyoruz. Daha sonra tekstil alışverişi molası vereceğiz. Turumuza yarı değerli taş gurubunda olan bir Onix Taşı atölyesini ziyaret ederek devam ediyoruz. Oldukça hoş bir görünüme sahip bu taş aynı zamanda alternatif tıpta şifa amaçlı da kullanılmaktadır. Son olarak ülkemizin kaplıca bakımından en zengin yerlerinde biri olan Karayahıt’ı gezerek turumuzu tamamlıyor, akşam yemeğimizi yemek ve dinlenmek üzere otelimizde dönüyoruz.
KARACASU - AFRODİSİAS ANTİK KENTİ - ÇÖMLEK ATÖLYESİ:
Sabah otelde alınan kahvaltının ardından ilk olarak Karacasu ilçesini göreceğiz. İlçenin ilk adı "Yenişehir", Tanzimat’tan sonra "Karacasu" olarak değiştirilmiş. Bazı görüşlere göre, Oğuz Han’ın oğullarından biri olan Eymür aşiretine bağlı Karasu boyu, günümüzdeki kentin olduğu yerde Karasu adında bir köy kurmuştur. İlçenin pidesi meşhurdur. Pide ustaları Ege bölgesi başta olmak üzere tüm ülkeye yayılmıştır. Damak tadına düşkün olanlar yalnız bu tatları denemek için buraya gelir. Dileyen misafirlerimiz deneyebilirler. Ayrıca bardak, testi yapan seramik atölyeleri; (Kerne) deri ve demirci ustaları tanınmıştır. Bu yüzden ilçe; "deriye, demire, hamura ve çamura şekil veren memleket" diye tanıtılır. Ek olarak ilçenin Meşhur Kahve deresi başta olmak üzere turlar düzenlenen 18 yaylası vardır. İlçenin içerisinde bulunan UNESCO Dünya Mirası listesine giren Afrodisias Antik Kenti’ni göreceğiz. 1961 yılında, New York Üniversitesi adına Prof. Kenan Erim’in Kazı Başkanı olarak başlattığı Afrodisias Antik Kenti kazılarının ilk ortaya çıkması, fotoğraf sanatçısı merhum Ara Güler sayesinde olmuştur. Yolunu kaybettiği için geceyi geçirmek zorunda kaldığı Geyre köyünde, çok değerli tarihi eserlerin, köy meydanı ve köy içindeki her köşede, türlü şekillerde kullanıldığını gören Ara Güler’in çektiği fotoğrafların National Geographic dergisinde yayınlanması bu tarihi kentin keşfini sağlamıştır. Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası ülkemizin en önemli fotoğraf sanatçılarından İzzet Keribar’ın bir proje bağlamında çektiği fotoğraflarla Afrodit’e adanmış, uygarlık tarihinin bu sıra dışı güzellikteki antik kentini yeniden gözler önüne sermiştir. Son olarak Çömlekçiliğin meşhur olduğu bu bölgede bir Çömlek Atölyesi ziyareti gerçekleştireceğiz. Yöreye özgü kırmızı renkli ve içinde zararlı kimyasalları barındırmayan toprakla üretilen çömlek yapımını da görerek turumuzu tamamlıyor ve dönüş yolculuğumuza başlıyoruz.
Siz değerli misafirlerimizi aldığımız noktara bırakarak bir başka GEZİGO TURİZM turunda görüşmek dileğiyle vedalaşıyoruz.