Mardin, Anadolu’da tarih ve din turizmi ile öne plana çıkan bir , bunun yanında kurak bir iklime sahip olan Mardin etkileyici doğal güzelliklere sahip… Kadim şehir Mardin, Anadolu ile Mezopotamyayı birbirine bağlayan tarihi bir kent, Mezopotamya tarihi açısından önemli bir geçmişe sahip olan Mardin, onlarca uygarlığa farklı din, etnik grup ve mezheplere burada özgürce kucak açmış ve hoşgörü içerisinde bir arada yaşamıştır. Farklı milletler farklılıklarını ön plana çıkarmadan, etnik ve dini özelliklerini koruyarak , yüzlerce, yıl bir arada ve hoşgörü içinde yaşamasını sürdürdüler. Mardin'de Müslüman, Süryani, Yakubi, Keldani, Nesturi, Yezidi, Yahudi, Kürt, Arap, Çeçen, Ermeni çok geniş bir yelpazede milletler, başka bir ülkede olmayacak şekilde bir nakış olusturmuslardir.
Mardin'in adı Köken olarak Arapçadan geliyor. Şuan kullanılan adı Arapça kaynaklarda geçen Mâridîn'den almıştır. kaynaklara göre Mâridîn, Süryanice Marde olarak kullanılmış. Mardin kelimesinin nereden geldiği hakkında değişik görüşler vr rivayetler var. Bazı kaynaklarda Mardin kelimesi, savaşçı ile ünlü olan Ardeşir tarafından III.yy'da buraya yerleştirilen Mardeler'den geldiği söylenir. Diger bir görüşe göre ise "Kaleler" anlamına gelen Merdin'den geliyor.
Mezopotamyanin kadim şehri Mardin, yemekleri ile de ayrıcalığını hissettirir. Yemeklerden lezzet sırrı lezzetli bölgesel kullanılan otlar, doğal bir şekilde yetişen hayvanların etleri, yöresel baharatlarda saklı. Genel itibari ile Güney Doğuda görülen Bol biberli ve salçalı yemekler Mardin'de de görülür. Yemekleri genellikle bakır kaplarda sunuluyor. Bu durum ayrı bir lezzet katıyor yemeklere sabah kahvaltısında es gecmemek gerek, zengin kahvaltısı ile de konuklarını memnun ediyor.
-Genadir ÇorbasI
-Kibbe Dolması
-Lebeniye Çorbası
-Haşlama İçli Köfte,
- İkbebet
-Soğan Kebabı
-Soğanlı Mardin Kebabı
-Kaburga Dolması
-Çağla Yemeği
-Sembusek
-Kiliçe
-Accin
-Mırra Kahvesi
-Zingil Tatlısı
-Kişk Çorbası
-Muammara
-Harire Tatlısı
-Kahiye Tatlısı
-Mardin Usulü Dizme
-Kuru Patlıcan Dolması
-Cevizli Börek
-Peynir Helvası
Dara Antik Kenti tarihte Mezopotamya'nın en önemli askeri şehri, Tarihi kent Mardin'in 30 kilometre güneydoğusunda bulunuyor. Dara İmparatoru Anastasia şehri kurma amacı olarak şehrin sınırlarının güvenliğini amaçlamış. İttifak yaptığı Roma İmparatorluğu ile Sasanilerin doğudan gelmesini ve genişlemesini engellemeyi amaçlamıştır.
Mardin'in Oğuz köyünde kurulmuş olan bu antik kent mimarisi ile diğer antik kentlerden oldukça farklı özellikler taşıyor. Şehir kaya içine oyulmuş evler, korunabilmesi için oldukça uzun bir sur ile şehrin güvenliği sağlanmış. Kent dönemin şartlarına göre oldukça iyi bir şekilde dizayn edilmiş, birçok ayrıntı düşünülmüş. Kent içinde Çarşı tophane, Zindan ve saraylar mevcut ayrıca tarım amacı ile su bendi (kanallar) yapılmış. Kent Ş.Urfa benzeri mağara evleri ile de değişik bir şehir olma özelliğini elinde bulunduruyor. Tarih ve doğa severler için mutlaka görülmesi gereken bir antik Kent… Fotoğraf makinesi elinizden düşmeyecek, zamanın ötesine yolculuk için Mardin konuklarını oldukça Bonkör davranıyor.Dara Antik Kentine ulaşmak için Mardin Nusaybin yolu takip etmelisiniz. Kente herhangi bir dolmuş sefer yok, özel araç veya araç kiralamasınız.
Mardin Merkezi 4 kilometrelik mesafede bulunuyor. Manastır milattan önce güneş tapınağı olarak da kullanılıyordu. Roma imparatorluğu zamanında güvenlik amaçlı kale olarak kullanıldı. İnşası Roma imparatorluğu zamanına dayanıyor. Manastır hale dönüşmesi, manastır azizi buraya azizlerin kemiklerini getirerek burayı bir dini merkez haline çevirdi. Manastır mimari özellikleri ile konukların ilgisini çekiyor. Süryanilerin dini merkezi olan mekan kemerli sütunları, ahşap el işlemeleri süslemede kullan taş nakışları ile oldukça gösterişli bir yapı. Manastır bugün hala Süryanilerin en önemli dini merkezler arasında gösteriliyor. Dünyanın dört bir yanından her yıl binlerce turist ziyaret ediyor. Manastıra ulaşmak için Firdevs köyünden, Nusaybin yoluna devam edilir. Buradan Mardin Cezaevi'ni geçtikten sonra sola dönülür. 4 kilometrelik bir mesafe den sonra manastıra ulaşılır.
Midyat ile Nusaybin ilçelerini birbirine bağlayan karayolu üzerinde yer alır. Midyat'a 20 kilometre, Nusaybin'e yaklaşık olarak 25 kilometrelik mesafede bulunuyor. Beyazsu kaynağına Midyat'taki platodan alır. Güneydoğu'da çöl iklimine yakın, sıcak ve kuru bir hava görülür. Fakat bir de bakıyorsunuz, gürül gürül akan insanın içini serinleten berrak su adeta çöldeki bir vaha gibi sizi karşılıyor. Beyazsu Mardin'in içme suyunu da karşılıyor. Yaz aylarının vazgeçilmez dinlenme merkezi, burada masalsı otantik bir gün geçirebilirsiniz. Balıkçı lokantalarında veya Beyzsu'da tutulan balıkların tadına bakabilirsiniz. Tahta masalar ve şark köşeleri derenin içinde kurulmuş. Ayağınızı suya sokabilirsiniz. Midyat'ı Nusaybin'e bağlayan karayoluna doğru hareket edilir. 20 kilometre sonra Beyazsu'ya ulaşılır.
Mor Gabriel Manastırı Midyat'a 23 kilometrelik uzaklıkta yer alıyor. Manastır Süryanilerin ünlü ibadet merkezleri arasında, yapılma fikri ve temelleri Mor Şmuel ve Mor Şemu tarafından ortaya atılmış ve tarih 397'yi gösterdiğinde yapımına başlanmış. Daha sonra değişik tarihlerde manastıra çeşitli eklemeler, ilaveler yapılmış. Kral Araedius barınma ve dua yerleri eklemiş. Kral Theodius,Meryem Ana Kilisesi ve ibadet evi yerleri eklemiş. Böylelikle Mor Gabriel Manastırı kompleks bir hal almıştır. Manastır farklı isimlerle de anılıyor. Mor Şemun, Darul Umur, kartmin Manastırı, Taraddin Manastırı gibi.
1457 1502 yıllar arasında tamamlamış medrese Artuklu ve Akkoyunlu Devleti'nin ortak bir tarihi eseridir. İki katlı kubbeli açık havuz olarak inşa edilmiştir. Malzeme olarak kesme taş kullanılmış. Avluda bir çeşme ve havuz dikkat çekiyor. Kasımiye Medrese'si mükemmel denecek mimari özellikleri ile ziyaretçilerini hayran bırakacak bir eser. Medreseye ulaşmak için Mardin Şehir Stadyumu'nu geçtikten sonra itfaiye garajı gelecektir. Garajdan sonra sağa dönülerek medrese ulaşılır.
1385 yılında Artuklu Beyliği zamanında Melikşah tarafından inşa edilmiştir. Medrese dikdörtgen bir plana sahip, İsa Bey Medresesi Avlu, cami, türbe gibi bölümlerden oluşur. Caminin minberi kesme taştan yapılmıştır.
Mardin Ulu Cami 1176 tarihinde yapılmıştır. Artuklu Devleti'nin önemli mimari eserlerinden biri olan Ulu Cami Mardin ile bütünleşmiş, Mardin'in önemli sembolü haline gelmiştir. Dilimli kubbesi ve minaresi ile Cami ön plana çıkar. Caminin inşasında kesme taş kullanılmıştır.Minarenin yapımında ise yivleme tekniği kullanılmıştır. Bu teknik daha sonra birçok mimari eser de örnek olacak ve geleneksel bir hale dönüşecektir. Ulu Cami Mardin de kesinlikle ziyaret edilmesi gereken, tarihi mekanlar arasında…
1176 yılında yapımına başlanan medrese Sitti Radviye Medresesi olarak da bilinir. Medrese eyvanlı Medrese'nin öncülerinden biridir. Eyvanlı, revaklı, avlulu iki katlı bu medrese; dönemin önemli tarihi yapılarından biridir. Artuklu döneminin Özgün eserlerinden Hatuniye Medresesi zengintaş işçiliği ayrı bir hava katmıştır. Mihrabın yanında cemaken içinde Hz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ayak izi de görülebilir.
Kırklar Kilisesi olarak da bilinir. Kilise Mor Belham ve kız kardeşi adına inşa edilmiştir. Yapım tarihi olarak 550'li yıllar gösterilir. Yapımında kesme taş kullanılmış, kilise Hristiyan dünyası için önemli bir ibadet merkezidir. Aynı zamanda kilise bir zamanlar eğitim merkezi görevini de görmüş. Yakın zamana kadar eğitim işlerine devam etmiş. Süryani dünyasının yönetildiği patriklik merkezi olarak da adını duyurmuş. 1850'li yıllarda oldukça popüler bir dini merkez olmuştur. Dünyanın birçok yerinden yoğun ziyaretçi var. Tarihi kent Mardin Hristiyanlık dünyası ve İslam dünyası için önemli bir merkez görevi görmüştür. Tarih boyunca dini hoşgörüyü temsil etmiş ve halada temsil etmektedir.
Manastır, Aziz Yakup adına milattan sonra 419 yılında yapılmış. Mor Yakup dönemin olağanüstülükler ile tanınmış bir Aziz'i ve çok saygı duyulan bir şahsiyet. Anlatılanlara göre birçok hastalığı iyileştirdiği, amaların gözünü açtığı gibi olağanüstülükler ile dönemin büyük bir manevi makama erişmiş. Bu bilgilerin ne kadar güvenilir olduğu hakkında yazılı bir belge mevcut değil. Manastır yerinde daha önceden bir Pers mabeti olduğu söylenenler arasında…
Meryem Ana Kilisesi Mardin merkezde bulunuyor. Süryanilere ait kilise Cumhuriyet meydanında, yapım tarihi olarak 1855 yılı gösteriliyor; fakat tam olarak tarih kesin değil. 1995 yılında müzeye çevrildi. Şimdilerde müze şeklinde kullanılmaya devam ediyor.
Müze, Mardin merkez şar Mahallesinde bulunuyor. Mardin Müzesi'nde bulunan eserler çok çeşitli, tarihi severlerin büyük ilgisini çekecektir. Mardin Müzesi çevre illerde bulunan tarihi eserleri de burada toplanmış. Paleolitik dönemden 19 yıla kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan birçok tarihi eser sergileniyor.
Bakırcılar Çarşısı birçok şehrimizde olduğu gibi Mardin'de de eskiden yemek için (mutfak eşyaları) kullanılan eşyalar bakırdandı. Ve bakırcılık önemli bir Zanaattı. Bu çarşı bugün eskisi olmasada, amacından uzaklaşsa da görkeminden bir şey kaybetmemiş. Bir el sanatı çarşı olmuş. Hediyelik eşya almak için birçok alışveriş severin uğrak yeri… Yerli ve yabancı ziyaretçiler mutlaka bu çarşıya uğruyor. Bakırcılar Çarşısında bu zanaat hakkında hem bilgi alıyor, hem de bu çarşıda tarihi havayı kokluyor. Çekiç seslerinin yerine insan sesleri çarşıda yükseliyor. Ulu Cami'ye çok yakın olan çarşı, 100 metre doğusunda bulunuyor.
Çarşı, Sipahiler Çarşısı olarak da bilinir. Revaklı Çarşı bir Osmanlı mimarisi 17. yüzyılda inşa edilmiş. Her iki tarafında revak olduğu için bu isimle anılmıştır. Carşı içinde dükkanlar halen varlığını sürdürüyor. Çarşıda hediyelik eşya dükkanları da bulunuyor. Ulu Cami'ye çok yakın olup kolaylıkla çarşıya ulaşılabilir.
Osmanlı Devleti zamanında yapılmış Han Mardinlilerin soluklanma ve dinlenme meskeni, Mardin'e sıcağı meşhurdur. Özellikle temmuz ve ağustos aylarında kavurucu çöl sıcakları yaşanır. Dinlenmek bir soğuk limonata, buz gibi bir ayran ya da diğer içecekleri için buraya uğrayın. Han'ın içinde günümüzü soluklamak Surur Han'ı için biçilmiş bir kaftan. Han 1. Cadde üzerinde kuyumcular çarşısı yanında bulunuyor.
Artuklu sultanı yavlak Arslan tarafından yapımına başlandı. Cami'yi kardeşi artuk Arslan tamamlamıştır. Caminin içinde zarif bir şekilde oyma işlemi yazıları ile süslenmiştir. Cami Kızıltepe merkez de yer alıyor. Ulaşmak için Kızıltepe minibüsleri kullanabilirsiniz.
Artuklulara ait olan köşk Nusaybin yolu üzerinde inşa edilmiş. Mimari olarak dönemin özelliklerini gösterir. Kesme taş ile yapılmış olan Firdevs Köşkü iki katlı, eyvanlı ağaçlı bir bahçe ile görülmeye gezilmeye değer bir köşktür. Firdevs Köşkü Mezopotamya ovasına hakim bir noktada, rüzgarlarıyla meşhur. Artuklu sultanları yazları Mardin'in sıcak havasında bu köşkü tercih edermiş.