Orta Avrupa’nın güney doğusunda ve Balkanların kuzey bölgesinde yer alan Romanya, kuzeyde Ukrayna, kuzeydoğu bölgesinde Moldova, kuzeybatı bölgesinde Macaristan, güneybatı bölgesinde Sırbistan ve güney bölgesinde Bulgaristan ile komşu bir ülkedir.
Resmi dili Rumence olan Romanya’nın başkenti ve de en büyük şehri de Bükreş olarak bilinir. Bağımsızlığına 9 Mayıs 1877 yılında kavuşan Romanya dünya çapında tanınmaya 13 Temmuz 1878 yılından itibaren başlamıştır.
Orta Çağ havasını günümüzde korumayı başaran, ziyaretçilerini adeta masallar diyarına taşıyan Transilvanya şatoları hem ilham oldukları hikayeler ile hem de göz alıcı mimarileriyle destansı hikayelere de ev sahipliği yapar. Romanya’nın oldukça gözde keşif rotası olan Transilvanya, Dracula’nın izinde keşif severleri heyecan verici bir yolculuğa çıkartır.
Romanya bölgesinde gezilecek yerler arasında en ilgi çekici rotanın başında şatolar gelir. Şatolar Romanya’nın bir cazibe merkezi halini almasını sağlar ve bölgeye oldukça fazla ziyaretçi çeker. İşte Transilvanya turu yapılırken mutlaka görülmesi gereken şatolar;
Yeşillikleri ve büyüleyici olan doğa manzaraları arasından giriş yapılan Peleş Sarayı Transilvanya'nın şatoları arasından en ihtişamlı olanlarından biridir. Saray ismini hemen önünde yer almakta olan Peleş çayından almaktadır. Devasa yapıtta yer alan 160 adet oda, 30 adet banyo ve koridorlar, farklı bölümlerde yer alan gizli geçitler ile birbirine bağlanır. Dikkat çekici ahşap oyma tavanlar ve merdivenler, neo - klasik çizgideki antika olan değerli mobilyaları, ziyaretçilerini Orta Çağ’ın oldukça büyülü dünyasına çekmektedir.
Sarayı gezilirken sık sık zırh detayları sizi karşılar. Bu parçalar bazı ülkelerin savaş alanlarından ve ordularından alınmıştır ve 4000 parçalık devasa bir zırh koleksiyonudur. Sarayda bulunan bir başka detaylar ise aynalardır. Özellikle balo salonunun her duvarında yer almakta olan ayna süslemeleri sarayın oldukça büyük boyuttaki odalarına derinlik katarak daha çok büyüleyici bir atmosfer oluşturmak için yerleştirilmiştir.
Saray ihtişamlı mobilyalar, duvarlara sahiptir. Koridorlar ise göz alıcı eserlerle donatılmıştır. Avrupa’nın en farklı eser topluluklarından birini oluşturan 2000’den fazla tablo ve de buna ek olarak heykel koleksiyonu da yine saray içerisinde, döneme ve mimariye uygun olarak düzenlenmiş durumdadır.
Görkemin ve zarafetin buluşmuş olduğu bu özel kalede Orta Çağ döneminin yaşamına tanıklık ederken daha farklı kültürlerin de geçmiş izlerini bir arada görmek mümkündür.
Kral Carol’un emri ile inşa edilmiş olan Pelişör Şatosu tahtın daha sonraki sahibi olan kral Ferdinand ve eşi Marie için özel olarak yapılmıştır. 1900’lü yılların Art Nouveau stiline göre düzenlenmiş şato kendine has mimarisi ile büyüleyici detaylar barındırır. Şatonun iç dekorasyonu kraliyet ailesinin zengin ve görkemli hayatını gözler önüne serecek şekildedir.
Ahşap ve altın varaklarla süslenmiş bu şatonun en özel odası, kraliçenin kendi tasarımı olması ile de tarihi bir değere sahiptir. Özel davetlerde kullanılmakta olan müzik salonu ya da metrelerce uzunlukta olan özel masası ile dikkatleri üzerine çeken yemek odasını gezerken kraliyet ailesinin günlük rutin hayatının ihtişamına da tanıklık etmek mümkündür.
Drakula’nın içinden nehir geçmekte olan bir vadinin en üst tepesinde, dağların arasında yaşadığı o mistik ev, romanında ve konu olduğu birçok filmde karşımıza çıkmaktadır. İşte bu eve ilham kaynağı olmuş olan Bran Kalesi ziyaretçileri için “Drakula Şatosu” olarak da bilinmektedir. İçeri girildiği zaman daracık geçitler ve her adımda ses çıkaran ahşap merdivenleri ile kendinizi bir anda film setinde gibi hissedebilirsiniz.
14. ve 19. yüzyıllar arasında ev halkına ait olan mobilyalar ile silahlar ve zırhlar şatonun gizli yeraltı geçitleri 60 odasına yerleştirilmiş durumdadır. Kazıklı Voyvada’nın da sık bir şekilde ziyaret ettiği düşünülen bu görkemli şatoyu gezerken kendinizi oldukça gizemli bir öykünün kahramanları olarak hissedebilirsiniz.
Transilvanya veya tarihte bilinen adı ile Erdel; Romanya’nın batı ya da orta bölgelerine o tarihlerte verilmiş olan isimdir. Romanya’nın orta ve batı bölgesini oluşturan Transilvanya bölgesi bugün görkemli şatoları ve de ilgi çekici tarihiyle turist akınına uğrar. Erdel 1526 yılındaki Mohaç Muharebesi’nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanır.
1683’e kadar Erdel Prensliği adı ile iç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı’ ya bağlı bir özerk devlet olarak yaşamıştır. 1683 senesinde II. Viyana Kuşatması’nın bozgunla sonuçlanması olayından sonra bölge 1691 yılında Macaristan ile birlikte Avusturya Arşidüklüğü eline geçmiştir. II. Dünya Savaşının sonrasında ise Romanya’nın egemenliğinde kalmıştır.