Türkiye’nin en büyük adası konumundaki Gökçeada, doğal güzellikleriyle her yıl daha fazla ziyaretçiyi kendisine çekiyor. Rum köyleri, taş evleri, ormanlık alanları de berrak koylarıyla Gökçeada daha önce gitmediyseniz, mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında geliyor.
Peki, Gökçeada’da nereleri gezmelisiniz? Aşağıda vereceğimiz listede, adada gezmeniz gereken başlıca yerleri bulabilirsiniz. Eğer Gökçeada’ya giderseniz bu yerleri mutlaka görmelisiniz.
İlçe merkezine 15 kilometre uzaklıktaki Dereköy sınırlarında yer alan Aya Marina Kilisesi, günümüzde ibadete kapalıdır. Rum Ortodoksları bu kilisede yıllarca ibadet gerçekleştirmiştir. Uzun yılların ardından restorasyon çalışmasına giren Aya Marina mutlaka gezip görmeniz gereken yerlerin başında gelmektedir.
Eğer müzelere merakınız ve ilgiliniz varsa, Gökçeada Kent Müzesi sizi birçok yönden tatmin edecektir. Bu müze bölgenin geçmişiyle ilgili olarak birçok bilgi vermektedir. 2017 yılında açılan müze, geçmiş yıllarda adada yaşayan Rumlara dair birçok eseri barındırmaktadır.
Müzeye giderken cumartesi ve Pazar günleri kapalı olduğunu unutmamalısınız.
Bölgenin en önemli yerlerinden biri de Sualtı Mili Parkı’dır. 1999 yılından beri hizmet veren bu park, adanın kuzey tarafındadır. Nadir deniz canlıların bulunduğu bu park, Türkiye’nin ilk ve tek sualtı parkı olma özelliğini taşımaktadır. Bu parkı ziyaret ettiğinizde fok balığı, vatos ve yunus gibi birçok deniz canlısını görebilirsiniz. Parkta yapacağınız uzun yürüyüşler size oldukça keyifli vakit geçirtebilir.
Manzaranın oldukça etkileyici olduğu bu bölgede su altı canlılarını keşfederken, bölgenin tarihi ve canlı popülasyonu hakkında da bilgi alabilirsiniz.
Adanın güneydoğusunda bulunan Tuz Gölü, ilçeye yaklaşık olarak 11 kilometre mesafededir. Kefalos Plajı’nın yanında bulunan bu göl, görsel bir şölen yaratmaktadır. Bunun yanı sıra bölgenin tuz ihtiyacı da bu bölgeden karşılanmaktadır. Tuz Gölü, turistler tarafından yoğun rağbet görmektedir. Bu bölgede çamur banyosu yapabilir, Sonbahar aylarında flamingoları seyredebilirsiniz.
Gökçeada’nın belki de en ilginç doğal güzelliği Peynir Kayalıkları’dır. Bu kayalıklar feribot limanı açıklarındadır. Ulaşım ise tekne ve sandallar aracılığıyla yapılır.
Peynir Kayalıkları’nın en önemli özelliği enteresan şekillere sahip olmasıdır. Yuvarlak kayaların üst üste oturması sayesinde oluşan bu güzel yer için farklı efsaneler de türemiştir.
En bilinen efsaneye göre birçok keçisi ve koyunu olan yaşlı bir kadın, cennete ulaşmak için yuvarlak peynirleri üst üste koymuştur. Yaşlı kadının bu davranışı ise tanrı tarafından cezalandırılmış ve kayalıklar oluşmuştur.
Peynir Kayalıkları’nda berrak suların tadını çıkarırken, bu ilginç taşları da inceleyebilirsiniz.
Adanın güneyinde bulunan kaya mezarı, merkeze yaklaşık olarak 5 kilometrelik bir mesafede bulunmaktadır. Bu bölgede çok eski dönemlerden kalmış, iki kaya mezarı bulunmaktadır. Taş duvarlar ile çevrili bir alanda bulunan mezarların arka tarafı sıradan bir kaya görünümdendir. Bu sebeple mezarları görmek hayli güçtür. Yapımına ilişkin net bilgilerin bulunmadığı kaya mezarların Roma döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir.
Adanın merkezine 5 kilometre mesafede bulunan İskitler Kalesi, manzara ve tarih açısından oldukça etkileyicidir. Kaleköy sınırlarında yer alan bu kaleye uğramadan adayı terk etmemelisiniz.
Kaleköy’ün tepe noktalarından birine inşa edilmiş kale, bölgenin geçmiş yaşantısına dair önemli ipuçları vermektedir. Kalenin çevresinde yer alan yazıları inceleyerek, farklı bir deneyim elde edebilirsiniz. Bunun yanı sıra kalenin eşsiz bir manzarası vardır. Adanın en yüksek noktalarından birinde konumlu olan kalenin yanı sıra tarihi sarnıcı da bu bölgede bulabilirsiniz. Hangi tarihte inşa edildiği net olarak bilinmeyen sarnıç, bölgenin su ihtiyacını karşılamak adına yıllarca kullanılmıştır.